Türkiye ve Çin’in Değişen Deniz Jeopolitiğinin Neo-Mahancı Bir Okuması

DÜNYA YÜZEYİNİN %71’İNİ KAPLAYAN denizlerin jeopolitiğinin uluslararası ilişkiler açısından tartışılmaz bir önemi bulunur. En basitinden, dünya hâkimiyetini elde etmeyi arzulayan devletler için deniz hâkimiyeti ve iç su yollarının denetimi hem ekonomik hem de diplomatik kuvvet bakımından tarih boyunca vazgeçilmez olmuştur. Pax Romana, Pax Britannica ve Pax Americana gibi dünya tarihine yön veren hegemonyacı güç dönemlerinin büyük ölçüde bir “küresel deniz barışı”na yaslandığını söylemek kesinlikle abartı olmayacaktır (Reynolds, 1974).

Ortadoğu’daki Bölgesel Düzenin Yeniden İnşasında Çin’in Rolü: İtici Güçler, Fırsatlar ve Zorluklar

HENÜZ YÜZ YIL ÖNCE, DÜNYA TARİHİ Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına ve Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesine tanık olmuştu. Bu iki olay da Ortadoğu üzerinde çığır açıcı bir etki yaratmıştı. Günümüzde ise Ortadoğu’nun bölgesel düzeni, özellikle 2011’deki Arap Baharı’ndan sonra oldukça belirgin bir şekilde değişmiştir. Suriye’deki savaş sekizinci yılına girerken Filistin-İsrail çatışması bir kez daha Trump’ın “İsrail’e meyilli” politikası nedeniyle sıcak bir sorun haline gelmiştir. Yemen krizinde hâlâ ufukta bir çözüm umudu gözükmemektedir.