EDİTÖRDEN
Kuşak ve Yol. Tek başına taşıdıkları anlamlardan daha derin içeriğe sahip bu kavramların bileşimi, 21. yüzyılın en büyük işbirliği girişimi için kullanılıyor. Kuşak “ekonomik koridorları”, Yol ise karayolu, demiryolu ve denizyollarını temsil ediyor. Kuşak ve Yol ise tüm bunların bütünleştirilmesini içeriyor.
Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG), uluslararası ilişkilerde birbiriyle boy ölçüşen iki ana politikadan birisi haline geldiği söylenebilir. Ülkeler arasında ihtilafları büyüten, savaşları kışkırtan emperyalist politikanın karşısında KYG, barış, işbirliği ve ortak kalkınmayı teşvik etmektedir.
ABD, bugün başta Doğu Akdeniz ve Güney Çin Denizi olmak üzere deniz ve suyollarının bütün kilit noktalarında kışkırtmalar ve komplolar düzenlemektedir. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin hak ve menfaatlerini gaspetmeye yönelik ABD’nin yönlendirdiği girişimler Türkiye’yi olduğu kadar Çin’i, Rusya’yı ve İran’ı; Güney Çin Denizi’nde Çin’in egemenlik haklarına karşı ABD faaliyetleri de Çin’i olduğu kadar Türkiye’yi, Rusya’yı ve İran’ı da ilgilendirmektedir. ABD’nin yaptırımlar ve askeri tehditlerle İran’ı Basra (Fars) Körfezi’ne hapsetme girişimleri için de benzer bir durum söz konusudur.
KYG ise; başlangıçta Asya ile Avrupa ve Afrika arasında sağlam temellere dayanan işbirliklerinin inşası için önemli ilerlemeler kaydetmiş ve ilk başarılı sonuçlarını almaya başlamıştır. Sadece Çin ve çevresindeki ülkeler arasındaki ortaklıklar değil Afrika’dan Avrupa’ya kadar KYG konusunda önemli işbirlikleri gerçekleştirilmiştir. Bunlardan en önemlisi; Mart 2019’da İtalya’nın, Çin ile geniş çaplı bir mutabakat muhtırası imzalayarak KYG’ye katılan ilk G7 mensubu Avrupa ülkesi olmasıdır.
COVID-19 küresel salgınının sonuçlarının da ortaya koyduğu üzere, Atlantikçi küreselleşme ve onun sosyoekonomik, sosyokültürel amentüsü neoliberalizm insanlığın geleceği için olduğu kadar bugünü için de büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Atlantikçi küreselleşme, -kendi iddiasının aksine-serbest ticaretin, kalkınmanın ve barışın önündeki engeldir. Burada dikkat çekilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Bu durum, sadece gelişen dünya ülkeleri için geçerli değildir. ABD’nin Türkiye, Çin, Rusya ve İran’a yönelik yaptırımları Avrupa’nın nesnel çıkarlarını da zedelemektedir. Bu nedenle, ABD ile Avrupa arasında dünya meselelerinde izlenecek politikalar konusunda makas açılmaktadır. Bu, gelişen dünya açısından ABD baskısına direnmek için elverişli koşullar yaratmaktadır. KYG’nin Avrupa’yı da kapsayacak şekilde genişletilmesi ABD’nin saldırgan politikalarının etkisizleştirilmesini sağlayacaktır.
Buna ek olarak; Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta ABD’nin yönlendirdiği provokasyonlara karşı hak ve menfaatlerine sahip çıkma kararlılığı, KYG’nin geliştirilmesi ile doğrudan ilişkilidir. Kıtalar arasında köprü konumundaki Türkiye’nin etkin katılımı, Girişim’in Batı Asya ayağının inşası için belirleyici önemdedir. Ama etkisi, sadece bununla sınırlı değildir. Türkiye’nin katılımı KYG’nin Asya’ya hapsedilmesi planını da bozacaktır.
Bu kapsamda, özellikle Türkiye açısından Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının üretiminde, bu alanda teknoloji ve tecrübeye sahip olan Çin ve Rusya ile ortaklık, Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında gündeme gelmektedir.
“21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu”, KYG’nin en önemli bileşenini oluşturmaktadır. KYG kapsamında deniz işbirliğinin odak noktası, Kuşak ve Yol hattı boyunca limanlarda güvenli ve yüksek verimli bir ulaşım koridorunu ortak bir şekilde inşa etmektir.
Denizlere hâkimiyet, enerji kaynakları havzaları için olduğu kadar deniz içindeki ve deniz diplerindeki kaynakların kullanımı için de önemlidir. En az bunlar kadar önemli bir etken de, dünyadaki ticaretin %90 kadarının denizyollarından yapılıyor olmasıdır. Denizlerde ve suyollarında hâkimiyet, bugün çağlar boyunca olduğundan daha fazla önem kazanmış durumdadır. 21. yüzyıl, Asya yüzyılı olduğu kadar aynı zamanda deniz yüzyılı olacaktır.
FİKRET AKFIRAT
Genel Yayın Yönetmeni