Atıf

Dugin, A. (2020). Rus stratejist Dr. Alexander Dugin: “Kuşak ve Yol Girişimi: Avrasya’nın yolu (Röportajı yapan Fikret Akfırat). Kuşak ve Yol Girişimi Dergisi, 1(4), 6-18.

Öz

*Çeviri: Şafak Terzi

Alexander Dugin (d.1962-), Rus düşünür ve aktivisttir. Rus Jeopolitik Okulu ve Avrasya Hareketi’nin kurucusu olan Dugin, modern Rus muhafazakar düşünüşün Slavofiller çizgisinde yer alan en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Dugin, sosyoloji, siyaset bilimi ve felsefe alanında doktora yapmıştır. 2008-2014 yılları arasında altı yıl boyunca Moskova Devlet Üniversitesi Sosyoloji Fakültesi’nde Uluslararası İlişkiler Sosyolojisi Bölümü başkanlığını yürütmüştür. Jeopolitiğin Temelleri, Dördüncü Siyasi Teori, Çok Kutuplu Dünya Teorisi, Noomakhia (24 cilt), Etnososyoloji gibi kitapların yer aldığı altmıştan fazla kitabı bulunmaktadır. Günümüz Rusya’sında (siyasi liderler dahil) Dugin’in fikirlerinin etkisi yalnızca onu savunanlar tarafından değil düşünsel ve siyasi muhalifleri tarafından da kabul edilmektedir. Dugin’in fikirleri kimi zaman tartışmalı ya da topluma uyum sağlamadığı şeklinde kabul edilse de bu düşüncelerin ilham verici ve orijinal olduğu konusunda neredeyse herkes hemfikirdir.

E-mail: dugin@rossia3.ru

“Bütün toplumlar olarak kendimizi özgürleştirmeliyiz; Türk toplumu, Rus toplumu, Çin toplumu, Avrupa toplumu, Amerikan toplumu kendini bu uluslararası liberal bataklıktan kurtarmalıdır. ‘Evrensel ideoloji olarak kabul edilebilecek bir tek liberalizm vardır, sadece Batılı değerlerin evrensel olarak özümlenmesi gerekir’ iddiası apaçık bir dogmadır ve kendimizi, bunun üzerine kurulu totaliter rotadan kurtarmamız gerekiyor. Çin’in büyümesi ve Putin’in Rus egemenliğini savunma ve genişletme ısrarı ile Kuşak ve Yol Girişimi son iki yılda yeni bir şeye dönüştü. Şimdi ise daha çok Çin ve Rusya’nın ittifak halinde, birlikte çalışarak kendi bağımsızlıklarını güvence altına aldıkları bir stratejiyi temsil ediyor. Artık Atlantikçi dünya düzeni ve tek kutupluluğa karşı bir jeopolitik ittifak olan Rus-Çin ittifakından bahsedebileceğimizi düşünüyorum. Ulus devletler, yalnızca kendilerine güvenerek gerçek bir egemenlik kuramazlar, egemenliklerini güvence altına alamazlar ve bunu sürdüremezler. Bu küresel baskıya birlikte karşı çıkmalıyız. Her şeyden önce, bu aşamada, bağımsızlıkları için savaşan tüm kuvvetler, bütün devletler, ülkeler ve medeniyetler arasında çok kutuplu bir ittifak kurmalıyız. Bu süreç, sömürgecilikten kurtulma (dekolonizasyon) sürecinin mantıklı bir devamıdır. Sömürgecilikten kurtulma dönemi henüz tamamlanmadı, aksine yeni başladı.”