EDİTÖRDEN

Diplomatik İlişkilerin 50. Yılı’nda Ortaya Çıkan Gerçek: Çin ve Türkiye Birlikte Yükselecek

 

Asya halkları bugün, çürüyen Atlantik’e karşı emeğin, insancıllığın, dayanışmanın ve paylaşmanın değerinin yeniden keşfedildiği 21’inci yüzyılın yükselen uygarlığının ev sahipleri olarak tarih sahnesindedir. Asya’nın halklarının emperyalist saldırganlığa karşı ayağa kalkışı, sadece kendi bölgeleri için değil aynı zamanda dünyanın tamamının geleceğinde belirleyici rol oynayacaktır.

Kıtamızın doğu ucundaki Çin ile batı ucundaki Türkiye Asya uygarlığının iki öncü ülkesidir. Mevcut koşullarda Türkiye ile Çin’in çıkarları birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

İki ülke de, benzer ulusal güvenlik tehditleri ile karşı karşıyadır. Üstelik tehdidin kaynağı da aynıdır. Her iki ülke de 20’nci yüzyılın başında olduğu gibi emperyalist tehditlerin hedefindedir. ABD yönetimi, Çin’i, Rusya’yı ve yükselen milliyetçiliği ulusal güvenlik tehdidi olarak ilan etmiştir. ABD, bu belirleme doğrultusunda Çin’i olduğu kadar, Türkiye’yi de, emperyalizmin boyunduruğunu reddettiği ve ulusal çıkarlarını ilgilendiren meselelerde hak ve menfaatlerini silahlı kararlılıkla savunduğu için hedefe koymaktadır.

Bugün Türkiye, dünya jeopolitik güç mücadelesinin yoğunlaştığı merkez olan Batı Asya’da; Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Suriye’de ve Irak’ta ABD’nin silahlı tehditleriyle mücadele etmektedir. Tıpkı Çin’in, Güney Çin Denizi’nde ve Tayvan Boğazı’nda karşı karşıya kaldığı tehditlere benzer şekilde. Ayrıca, ABD destekli ayrılıkçı terörün bertaraf edilmesi, iki ülkenin de ulusal güvenlik öncelikleri arasındadır. ABD, Çin’i olduğu gibi, Suriye’yi, İran’ı, Irak’ı ve Türkiye’yi de bölmek için terör örgütlerini besleyip desteklemektedir.

İki ülkenin de, en önemli ortaklık alanı kuşkusuz Kuşak ve Yol Girişimi’dir. Kuşak ve Yol Girişimi’nin sunduğu imkanlar, bugün küresel finansal hegemonyanın dışına çıkmak isteyen ve üretim devrimi atılımına yönelen Türkiye için bir fırsat yaratmaktadır. Aynı şekilde, Girişim’in Avrupa’ya ve Güneybatı Asya ile Kuzey Afrika’ya doğru genişlemesinde Türkiye çok önemli bir çıkış noktası olarak Çin ve diğer KYG ülkeleri için bir fırsat penceresi sunmaktadır.

Özetle, Türkiye kazanırsa Çin kazanacak, Çin kaybederse Türkiye kaybedecektir. Dahası, Çin ve Türkiye birlikte yükselecektir.

Çin ve Türkiye, insanlığı emperyalist saldırganlıktan, doğayı yıkımdan, toplumları çürümeden kurtaracak insan ve doğa merkezli ortak geleceğin öncü ülkeleri olarak yol arkadaşı olmaya mecburdur. Kaderleri ortak olanların oluşturacağı ortak geleceğin yıldızı parlamaktadır.

***

Geçen sayımızla birlikte BRIQ, 2’nci yılını doldurdu. Özgün tasarımı, nitelikli içerikleri, makalelerinin bilimsel derinliği ve farklı ülkelerden yazarlarıyla, çıkış sayısında ilan ettiğimiz iddiamıza yakışan 8 sayı çıkardık. Katkıda bulunanlarımız arasında Çin, Türkiye, Rusya, İran, Meksika, Avustralya, Mısır, Suriye, İtalya ve Almanya gibi ülkelerdeki önde gelen üniversitelerden akademisyenler yer alıyor. İlk sekiz sayımızda toplam 59 hakemli makale, deneme, röportaj ve kitap incelemesi yer aldı. Buna ek olarak, BRIQ halklar arasında kültürel etkileşime katkıda bulunmak amacıyla dünyanın önde gelen sanatçılarının fotoğraflarına, tablolarına ve karikatürlerine yer verdi. Bugüne kadar BRIQ’daki makalelerin toplam atıf sayısı 32’ye ulaştı ve Mayıs ayından bu yana BRIQ, önde gelen uluslararası indekslerden Citefactor’da listelenmektedir. Önümüzdeki aylarda BRIQ başka uluslararası indekslerde de yer alacaktır.

Üçüncü yılımıza girerken BRIQ olarak, başta Türkiye ve Çin olmak üzere gelişen dünyanın akademisyenlerine, uzmanlarına ve entelektüellerine, çağrımızı yineliyoruz: Atlantikçi akademik tahakkümün kırılmasında ve oluşan yeni uluslararası düzenin içeriğinin zenginleşmesinde kuvvetli bir araç olan BRIQ, sizin derginizdir, katkılarınızla hep birlikte güçlendirelim!

FİKRET AKFIRAT
Genel Yayın Yönetmeni

İçindekiler

Öz

2010 yılında Çin ve Türkiye arasında stratejik işbirliği ilişkisinin kurulmasından bu yana ikili ilişkiler, önceki 40 yıla kıyasla daha fazla karşılıklı siyasi güven, ekonomik işbirliği ve kültürel alışveriş ile yeni bir döneme girmiştir. Ancak sık sık yapılan resmi temasların aksine, sıradan insanların her iki ülke hakkındaki görüşleri bu yeni gelişmelere ayak uyduramamıştır. Türklerin gözündeki Çin imajı hala bazı olumsuz olaylarla bağlantılıdır. Çin’in Türkiye anlayışı ise çeşitli tarihsel nedenlerden dolayı yüzeysel bir düzeyde kalmaktadır. Çinliler ve Türkler duygusal olarak yakınlaşır ve birbirini daha iyi anlarsa, iki ülkenin imajları önemli ölçüde iyileşecek ve Çin-Türkiye ilişkileri kaçınılmaz olarak güçlenecektir.

Anahtar Kelimeler: Çin Çalışmaları, Çin İmajı, Çin-Türkiye İlişkileri, Türkiye İmajı, Türk Çalışmaları

Öz

Yapılan literatür araştırmasında, Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Cumhuriyeti (中华民国) ilişkilerini değerlendiren çalışmaların, Atatürk dönemindeki Çin ile ilişkiler veya genel ikili ilişkileri inceleyen kısıtlı ve dar kaynaklı çalışmalar olduğu görülmektedir. 1923-1949 yılları arasında, Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Cumhuriyeti ikili ilişkileri açısından tanımlayıcı bir çalışmaya ihtiyaç olduğu görülmüştür. Benzer devrim ve reformlar gerçekleştirmiş iki Cumhuriyet arasında dostane ilişkiler 1926 yılında kurulmuştur. Çin’de Atatürk ve Türkiye’deki devrim hakkında birçok kitap, gazete yorumu, makale yayınlanmıştır. Çinli heyetler Türk devrimini incelemek için Türkiye’ye çeşitli ziyaretler gerçekleştirmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı kaos ortamında zaman zaman ikili ilişkiler, kesintiye uğrasa da devam ettirilmiştir. Bu çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri, Dışişleri Bakanlığı Arşivleri, dönemin Cumhuriyet, Ulus, Milliyet, Akşam gazetesi arşivleri ve Çinli kaynaklar incelenerek değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Çin Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk, Sun Yat Sen, Türkiye, Üç Halk İlkesi

Öz

Mustafa Kemal Atatürk ve Sun Yat-sen, yeni bir dönem açmak için eski sistemi deviren, ülkeleri yönetmek için fikir ve yönergeleri olan büyük adamlardır. Kemalizmin altı ilkesinden Halkçılık ve Devletçilik, Sun Yat-sen’in Demokrasi İlkesi ve Geçim İlkesi ile benzer içeriklere sahiptir. Kemal Atatürk, “medeni haklardan” ve “halkın geçiminden” altı ilkede tam anlamıyla bahsetmez, ancak Halkçılık’ta otokrasiden ziyade “halk yönetimi”ni ileri sürer, gücün halktan geldiğini ve hükümetin sorumluluğunun halk için refah aramak olduğunu savunur. Kemal Atatürk’ün Devletçiliği, Sun Yat-sen’in Geçim Düşüncesi’nde olduğu gibi, devlet güdümlü planlı ekonomi ve çiftçilerin özel mülkiyetinin korunmasına odaklanmaktadır. Bu makale üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Mustafa Kemal Atatürk ve Sun Yat-sen’in temel katkıları ve temel düşüncelerini karşılaştırır, ikinci bölümde Mustafa Kemal Atatürk’ün Halkçılık ve Devletçiliği ile Sun Yat-sen’in ilgili düşüncesi, üçüncü bölümde ise fikirlerinin tarihsel arka planı ve nesnel koşulları yer almaktadır.

Anahtar Kelimeler: Devletçilik, halkçılık, karşılaştırma, Mustafa Kemal Atatürk, Sun Yat-sen

Öz

Bu makale, Türkiye ve Çin arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasına imkan veren iki ülke arasındaki gelişmeleri ele almaktadır. Asya’nın iki kadim ülkesi ve halkı arasındaki ilişkiler oldukça zorlu bir süreçten sonra kurulduğu söylenebilmektedir. İki ülke arasındaki ilişkilerin kaderini ve seyrini belirleyen, Soğuk Savaş döneminin koşulları olmuştur. Farklı ideolojik bloklarda olan iki ülkenin diplomatik ilişki kurması, Soğuk Savaş ikliminde oldukça zor olmuştur. Türkiye’de siyasette ve toplumda hakim olan komünizm karşıtı düşünce iki ülke arasında ilişkilerin kurulmasında en büyük direnç noktasını oluşturmuştur. Bu nedenle mevcut makalede, Türkiye ile Çin arasında diplomatik ilişkilerin kurulması sürecindeki ideolojik ve siyasi dinamiklere odaklanılmaktadır. Kuşkusuz bu tartışmalara 1971 askeri muhtırasının yaratmış olduğu siyasi iklimin de katkısı olmuştur. Öte yandan Çin’in ayrıca Birleşmiş Milletler üyeliği ve Tayvan’ın (Milliyetçi Çin) Birleşmiş Milletlerden çıkarılması ve Türkiye’nin bu süreçteki duruşu da iki ülke arasındaki ilişkilerin kurulmasında rol oynamıştır. Bu çalışma Türkiye ile Çin arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 50’nci yıldönümü münasebetiyle iki ülke arasındaki ilişkilerin kurulmasına giden süreci incelemektedir. Çalışmada ağırlıklı olarak dönemin gazete haberleri, Dışişleri Bakanlığı kaynakları ve TBMM’de yapılan konuşmalar temel alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: ABD, Çin, Kıbrıs, Tayvan, Türkiye