Milli Demokratik Devlet ve Kalkınma

21. YÜZYILIN 20. YÜZYILDAN EN BÜYÜK farkı, Ezilen Dünya’nın kendi içinden hayatın her alanında emperyalist sisteme seçenek olmaya yönelen bir Gelişen Dünya çıkarmış olmasıdır. Dünyada üretimin odağı Batı’dan Doğu’ya kaymıştır. Bu sürecin başını çeken Çin Halk Cumhuriyeti’nin devlet öncülüğünde kamucu ve paylaşımcı bir yaklaşımla kazandığı başarılar bütün dünyada bir “mucize” etkisi yaratmıştır. Batı’da geliştirilmiş olan büyüme ve kalkınma kuramları köklü bir biçimde sorgulanmaya başlamıştır.

Küresel Güç Sistemlerinin Politik-Ekonomik Biçimlenişi: 18. Yüzyıldan Günümüze

ANTİK ÇAĞLARDA İYONYALILAR, TÜM dünyanın Akdeniz bölgesi ve yakın çevresinden oluştuğunu düşünürlermiş; aynı dönemlerde Sarı Nehir çevresinde yaşayan Çinliler de tüm dünyayı, bir uçta büyük denizler diğer uçta büyük çöller olarak bilirlermiş. Gerek İyonyalılar gerekse de Çinliler ticari, siyasi ve sosyal ağlarını bu bildikleri dünyaya göre kurgulamışlar. Bu büyük uygarlıkları kuranlar, o dönemlerde bildikleri dünyayı saran bu ağların sınırlarına göre de bir küresel dünya algısı oluşturmuşlar (Landes, 1998).